Başkalarının fotoğrafları benim öykülerim serisi 1*
Bir sonbahar gününe rastlıyordu sanırım Hikmet’le askerden bu yana tekrar karşılaşmamız. İki yıl oldu olacak hani. Şaşırdık, kucaklaştık. Bizim iki sokak aşağı taşınmış… Pek sevindim, yürüdük.
Nereye? dedi.
Demez olaydım, dedim işte bir kere…
“Yavuklum var az ilerdeki fabrikada” diye çıkıverdi ağzımdan.
Ben kızardım o sevindi gibi!
“Gerçekten bir sevdiğin var mı?” dedi ama yüzünde bir hal, sanki imkânsız bir iş tutmuşum.
Yok, deyiverdim… Öyle uzaktan, beğenirim işte, diye.
Güldü, hatta pis pis sırıttı.
Kızdım, çok kızdım da belli etmedim.
Asker arkadaşı, can yoldaşı bir yerde hani…
Yol istedim vermedi.
İlla ben de gelip, göreceğim şu seni çarpan hanımefendiyi, dedi. Geldi de!
İki ay sonra…
Hikmet, peşime takılalı iki ay oldu olacak.
Benim Dilrubam’ı gördü göreli, rengi, sesi, giyim kuşamı değişti…
Dilruba hanımefendi her önümüzden geçişinde, şahlanıp mevzilendiğimiz tepelikten asil bir panter misali süzülüp tesadüfî bir karşılaşmanın tablosunu çizip durdu.
Ben mi ne yaptım, izledim. Sadece izledim.
Maviye çalan o gözlerin Hikmet’e takılı kalışını… Hikmet’in peşime takılamadığı günlerde de o maviliğin onu arayışını… Elimden kayıp giden bir aşkın hemen yamacımda mevzilenmiş sözde arkadaşıma kaptırışımı izledim.
İki ay 1 gün sonra
Karşımda, bir kedinin bin bir can çekişi sözde…
Yalan!!!
Hikmet ölesiye üzgün, mahçup…
Yalan!!!
Aşk Hikmeti çarpmış.
Aşk, Dilruba’ya Hikmet görünmüş.
Hikmet bana Azrail.
Aşk bana hâlâ Dilruba!!!
Gerçek, hepsi gerçek. Boynumda hayalimdeki saadetten yağlı bir urgan… Oturduğumuz tepelik mezar, ben mezardaki bir garip âşık…
İki ay 1 gün ve 1 saat sonra
Dilruba, karşımda. Hikmet, hemen onun kayısı kurusu rengi omzunun arkasında.
Hikmet, ben.
Ben, Hikmet.
Roller karışmış.
Dilruba bu karışıklıkta Hikmet’e âşık…
Aşk şaşkın. İki adam bir kadın şarkıları için kâğıt kalemler de hazır.
Dilruba Hikmet’in olgun suratına vurgun… Benim Dilrubam ise mavisi suratımdan ise bihaber!
İki ay 1 gün ve 1 saat 10 dakika sonra
Hikmet ve Dilruba sevgili…
Aşk onların aralarında bir sarmaşık…
Benim yüreğim küstüm çiçeği.
Hikmet Dilruba’ya aşık, Dilruba Hikmet’e…
Bendeniz tepede yalnız bir garip.
Hikmet benim asker arkadaşım.
Dilruba sevdiğim!!!
Hikmet’in kolu, gece mavisi tüle sığınmış beli sarmış…
Bel halinden memnun, kıvrak…
Kalçası titreyen bir yakamoz sanki…
Yüzlerinde, yüreklerinde bir saadet uzaklaşıyorlar benden.
Ben eğreti bir garip, kalıyorum olduğum yerde.
Dilrubam’ın tercihi içimde bir kor.
Adım atsam boşluk, dursam yine boşluk…
Dilruba nokta; Hikmet iki nokta… Ben bir hiç…
Beş ay sonra…
Onlar evlendi ben öldüm!
* Öyküler sahaflardan toplanan fotoğraflar üzerine özel yazılmıştır.Sebahat Bağbars