Londra’dan güzel kokular geliyor!

Sevgili Özlem Warren ile Göçmen Anneler grubunda paylaştığı bir postla yollarımız kesişti. Hazırladığı “Özlem’s Turkish Table” isimli kitabıyla “Winner of the Prestigious Gourmand  Cookery Book Award” ödülünü, Best in Food Heritage – Turkey kategorisinde  aldı. Gururlandık. Ben de bu röportaj aracılığı ile bu başarıdan sizleri haberdar etmek istedim. Bu röportajın sonunda sevgili Özlem ile belki sizin de bir hayalinize sıkı sıkı tutunmanıza aracılık ederiz; kim bilir!

Sebahat Bağbars

“Ozlem’s Turkish Table” kitabınız “Winner of the Prestigious Gourmand Cookery Book Award” ödülünü, Best in Food Heritage – Turkey kategorisinde aldınız. Ödüle ve kitaba özel zaman ayıracağız ancak önce sizi daha yakından tanımak istiyoruz. Kimdir Özlem Warren?

Ankara doğumluyum ancak kökenimiz Antakya’ya bağlı. Babam Karayolları Avukatıydı ve görevi nedeniyle Ankara, Elazığ ve son olarak da İstanbul’da yaşadık. Üniversite eğitimimi İstanbul’da tamamladım ama Antakya hep özelimiz oldu. Hem annem hem de babam Antakyalı. Bu nedenle de bütün çocukluk tatillerimiz bu güzelim lezzetler diyarında; anneannemin dut, nar, ceviz ağaçlarıyla cevrili 450 yıllık taş evinde geçti. Dedem Suphi, meyve sebze ve baharat tüccarıydı. Kasalarla patlıcan, domates gelirdi evimize ve hep komşu ve akrabalarla paylaşılırdı. Sevgili anneciğim ve anneannem evin avlusunda dolmalar yapar, biberli ekmeğin içini hazırlarlarken biz torunlar da bunları yerel fırınımıza pişirmeye götürürdük. Biliyor musunuz Eski Antakya’da bu fırın hala mahallenin ocağı gibi işler. Herkes kebaplarını, etli, biberli ekmeklerini bu fırında pişirir. Bolluk, bereket, paylaşmak, konukseverlik bizlere çocukluktan beri aşılanır. Mutfak kültürümüz de benim için her zaman çok önemli oldu bu nedenle de tüm dünya ile paylaşmakta büyük mutluluk ve gurur duyuyorum.

“Ozlem’s Turkish Table” kitabınızın ortaya çıkış hikayesini öğrenebilir miyiz?

Üniversite yıllarından başlayarak İstanbul’da bir kurumsal firmada 10 seneyi aşkın çalıştım. Annem ve babamın her zaman bize aşıladığı değerlerimiz, paylaşmanın önemi ve elbette mutfağımıza olan hayranlığım hep içimde bir yerlerde canlıydı. İskoçya’da Pazarlama Yüksek Lisansı yaparken tanıştığım eşim Angus’la (6 senelik ülkelerarası bir arkadaşlıktan sonra) 2002’de evlendik ve İngiltere’ye yerleştik. Eşim Amerika doğumlu ama tam bir İngiliz – ne kadar adı İskoç adı olsa da – O dönem ikimizin de değişime ihtiyaç duyduğu bir dönemdi. Eşim Austin – Texas’ta University of Texas in Austin’de MBA yapmaya karar verdi ve 2003’te Austin’e taşındık. Ben de işimden ayrıldım ve Austin’de Central Market Cookery School’da gönüllü olarak derslere yardım etmeye başladım. 2 çocuğumuz da Amerika’da doğdu. Türk Mutfağı sevgimi gören yemek okulu Türk yemekleri dersleri vermemi istedi. Bana güvendikleri ve teşvik ettikleri için onlara ayrıca minnettarım. 5 sene boyunca Central Market Cooking School’un Austin, Houston, San Antonio ve Dallas’daki şubelerine misafir şef olarak Türk yemekleri dersi verdim. En büyük amacım, kebabımızın ötesinde, daha sağlıklı, leziz, binlerce yıllık geçmişi olan zengin Türk mutfağımızı tanıtmaktı. Özellikle evlerimizde pişirdiğimiz tencere yemeklerimizi, mezelerimizi, börek çeşitlerimizi ve elbette Antakya’nın yöresel lezzetlerini sahip olduğumuz misafirperverliğimiz çerçevesinde sunabilmekti. Derslere muhteşem bir ilgi oldu. Türk mutfağının zenginliği, sağlıklı oluşu ve elbette yemek tarihimiz oldukça ilgi gördü. Daha ilk dersimin sonunda katılımcılar yemek kitabımı nereden alabileceğimi sordular. Ben de henüz bir kitabım olmadığını ama onların teşviğiyle yazmayı çok arzu edeceğimi söyledim. Amerika’da bir işi yapmak için gösterilen gayreti tanımlamak için kullanılan “can do attitude” çok taktir ettiğim ve bana da biraz:) bulaştığı için çok mutlu olduğum bir hayat duruşu. İşte kitap yazma maceram bu şekilde başladı.

Peki teşvikler işe yaradı mı?

Elbette, yaramaz mı! 2009’da Amerika’dan İngiltere’ye döndük ve Londra yakınlarında bulunan Surrey’e yerleştik. Amerika’da Central Market yıllarımdan başlayarak hep hayalimdeki yemek kitabını yazmayı arzu ettim ve de düşledim. Aslında biliyor musunuz her şey bir tutkuyla, düşle ve minik bir adımla başlıyor. Yemek kitabı pazarı çok competitive bir pazar, yayınevi bulmak gerçekten çok zor. Ben de blogla başlayayım dedim;  https://ozlemsturkishtable.com isimli blogumda Türk mutfağına dair (gram/oz/cup) düzgün ölçü birimleri ile otantik reçetelerimi paylaşmaya başladım. Bu dönemler kitabın temeli adına çok değerli dönemler oldu. Bizim yaptığımız işte doğru ve düzgün bilgi verebilmek çok önemli. Yaklaşık her hafta okurlarımla ve sosyal medya hesaplarım üzerinden reçetelerimi paylaştım. Baktığınızda aslında bir yerde online kitabımı oluşturdum. Bu süreçte okur ile aranızda çok güzel bir bağ oluşuyor. Okur size güvenmeye başlıyor ve yayınladığım reçetelerimin de beğenilmesi okur sayısının büyümesi, tariflerimin dünyanın dört bir yanındaki Türk mutfağı sevenlerle buluşması ve bir şekilde onlara, ailelerine, Türkiye‘yi ziyaretlerine dair hoş duygular bırakması manevi yönden beni de çok çok mutlu etti. Özetle memleket sevgim, mutfak kültürümüzü en iyi şekilde tanıtabilme arzusu, memleketimle bağımı her zaman taze tutma isteğim kitabımı yazma konusunda en büyük motivasyonlarımdan oldu. Yaklaşık 15 sene emek verdim. Türk mutfağının güzelliklerini paylaşmak, dünya çapında düzenlediğim yemek derslerim beni binlerce Türk mutfağı severler buluşturdu.

Peki, blogtan kitaba geçiş süreci kolay oldu mu?

Aslında pek değil!  Kitabım için yaklaşık 3-4 sene sürekli yayınevi araştırdım. Tam oluyor derken yine bir yere takıldı ve kitap projesini rafa kaldırmam gerekti. Tabii ki bu süreçte insanın morali çok bozuluyor. İster istemez de olumsuzluğa ve umutsuzluğa kapılabiliyor. Ama ben yılmadım ve hayalime tutunarak inşallah birgün hayata geçireceğim düşüncesiyle hayatıma devam ettim. Sonunda 2018’de İngiltere’den GB Publishing, benim tutkuma inandı ve kitabımı yayınlamaya karar verdi. Heyecan ve mutluluğumu tahmin edebilirsiniz. 10 seneyi aşkın emek, yüzlerce sevgiyle biriktilen reçete arasından seçtiklerim ve elbette Antakya mutfağını baz aldığımız özel bir kitap hazırlamaya karar verdik. İstedim ki sebze yemeklerimizi, bulgur bazlı yemeklerimizi, mezelerimizi, zengin Türk kahvaltısını, börek ve pide çeşitlerimizi, poğaçalarımızı, nar ekşisisini (çok büyüyen bir değer son yıllarda)ve daha bir çok lezzetimizi kapsayacak kitabım “Ozlem’s Turkish Table” da toplamak üzere hummalı bir çalışmaya girdik. Sian Irvine adında çok usta bir yemek fotoğrafçısı ile çalıştık ve o özenle 90’ın üstünde yemeğin resmini 10 günde çekti ve ben de bir grup arkadaşımla seçtiğimiz yemekleri hazırladık.  Ayrıca Antakya kökenime, aileme ait bilgiler, hikayeler paylaştığım ve elbette ki Antakya’yı da anlattığım çok özenli bir çalışma oldu.

 

Finansal kısmı nasıl çözdünüz, destek alabildiniz mi?

Sormayın! İşin finansal kısmı ise bambaşka zorlu bir süreçti. Kitabın baskı ve hazırlık harcamalarını kendim üstlenmem gerekti. Bir kere çıktık yola dönüş yok! Bu nedenle de kendimi masrafları birikimlerimle karşılamaya hazırlamıştım. Bir şeyi çok gönülden isteyince, çaba harcayınca, önünüze güzellikler çıkabiliyor. Tam baskı döneminde sağolsun PinarfoodsUK (http://www.pinar.co.uk/kitabımın baskısına sponsor olacağını bildirdi (2018). Gözlerimde mutluluk göz yaşları ile karşıladım haberi. İnanın size hissettiklerimi kelimelerle tarif edemem. Sizin aracılığınızla bir kez daha bu değerli projeye destekleri için onlara minnet borçlu olduğumu ileteyim.

Kitabınıza ilgi nasıl? Ödül alacağınızı düşünüyor muydunuz?

Kitabım “Ozlem’s Turkish Table” Haziran 2018’ de yayımlandı ve şu ana kadar da 4.000 adet satıldı. Bir yandan da 3’üncü baskıya hazırlanıyoruz. Geçen hafta yayın dünyasının Oscar’ı olarak kabul edilen “Gourmand World Cookbook” ödüllerinde “Best in Food Heritage – Turkey” kategorisi ödülüne layık görüldü. Bu benim için büyük bir onur.  Kitabım ve bu güzel ödül ile sağlıklı, zengin Türk mutfağımızı daha da geniş kitlelere duyurabilmeyi çok arzu ediyorum. Kitabım “Ozlem’s Turkish Table” 2020’de  de Food Heritage kategorisindeki diğer ülke kitaplarıyla “Best in the World 2020” ödülü icin yarışacak.

Hayalinizi gerçekleştirdiniz, kitabınızı okurlarınızla buluşturdunuz ve sonra neler oldu?

Kitabım sayesinde Amman’dan Amerika’ya, Hollanda’dan İngiltere ve elbette Türkiye’ye seyahat ettim ve bu seyahatlerle dünyanın çeşitli yerlerindeTürk mutfağını ve yemeklerini seven değerli insanlarla buluşma imkanım oldu. Sonsuz minnettarım. TRT’de ve aynı zamanda 37 ülkede yayımlanan “Dünyanın En İyi Türk Şefleri” programına dahil olmam, Amman ve Londra Türk Büyükelçilikleriyle etkinliklerimiz, Londra Kitap Fuarı’nda Türkiye stantında yer alabilmek, Boston Christopher Kimball’s Milk Street Cookery School ve Texas – Central Market Cookery School’daki Türk Yemekleri derslerimizle de mutfağımızı tanıtabilmek büyük bir onur ve mutluluk kaynağı oldu benim için.

Gelecek hayallerimiz, planlarımız neler?

Bundan sonra da yine var gücümle mutfağımızı dünyaya tanıtmaya devam etmek en büyük arzum. Başka bir tutkum da, Türkiye’ye yaptıgım gastronomi ve kültürel turlar. Amerika’da ders verdiğim dönemde, dersime gelen lezzet severler, derste reçetelerle birlikte anlattığım memleketimi benimle birlikte ziyaret etmek istediler. Onların isteği ve teşviği ile Türkiye’ye bugüne kadar 7 Gastronomi turu düzenledim. Memleketimi yerel bir gözle onlara tanıtmak, konukseverliğimizi, tarihimizi, mutfağımızın zenginliklerini, güzelim beldelerimizi paylaşmak ve onların hayran oluş anlarına şahit olmak tarifi imkansız bir duyguydu. Bu turları yeniden organize etmek ve bir televizyon programı yapmayı çok arzu ediyorum.

Londra’da başarılara imza atmış bir Türk şef olarak sizi hayranlıkla takip eden şef adaylarına neler söylemek istersiniz?

Öncelikle lütfen hayallerini ertelemesinler ve hiçbir zaman pes etmesinler. Bilsinler ki tutku ve sevgimizi kattığımız, çaba harcadığımız ve inandığımız sürece hayaller mutlaka gerçek oluyor. Alma – verme dengesine de açık olduğunuzda bir şekilde emekleriniz daha sonra size başka güzellikler olarak geri dönebiliyor. Kendilerine güvensinler ve iç seslerine kulak versinler. En çok hangi meslekle, hobiyle uğraşmak onları mutlu edecekse onu keşfetsinler? Extra çaba harcadıklarında bile mutlu olacakları şey ne? Asla risk almaktan korkmasınlar! Unutmasınlar her şey küçük bir adımla başlıyor ve bilsinler ki o ilk adım çok çok değerli. Yardım istemekten de çekinmesinler. Sizin tutkunuzu, çalışkanlığınızı hissedenler mutlaka size destek olacaklardır. Hata yapmaktan da çekinmesinler çünkü hata yapmadan öğrenmek de olmuyor. Önemli olan yapılan hatalardan ders alabilmek ve yılmadan hedeflenen yolda yürümeye devam edebilmek. Hiç yılmadan, planlı ve programlı bir şekilde hayallerinin peşinde koşmalarını, gönüllerine koydukları işlerin kendilerine ve çevrelerine mutluluk getirmesini dilerim.

Peki, başarılı bir şef, ödüllü bir yemek kitabı yazarı olmanın dışında neler yapar Özlem Warren?

Boş kalan zamanımın büyük kısmını ailemle geçirmeyi tercih ediyorum.  Oğlumuz Mark Can (15) ve kızımız Emma Gülçin’in (12) gelişimi, etkinlikleri ile ilgileniyorum. Ayrıca hayır kurumlarına- derneklerine elimden geldiğince destek olmayı çok seviyorum. Evsizlere, yaşlılara yönelik geliri onlara gidecek şekilde dersler ya da söyleşiler vermeye, onları ziyaret etmeye çalışıyorum ve bundan da mutluluk duyuyorum.

Sosyal Medya Hesapları

Facebook: Ozlem’s Turkish Table

Instagram: Ozlems_Turkish_Table

Twitter: ozlemsturkishta

 

BİR NOT

Sevgili Özlem’in kitabı ile ilgili detaylı bilgi almak ister, imzalı bir kopya edinmek ya da kindle, bookstore gibi opsiyonları görmek isteyenler

https://www.gbpublishing.co.uk/ozlemsturkishtable adresini ziyaret edebilirler. İmzalı kopyalar (Aralık 2019) şu anda %20 indirimde ve Amerika dahil her yere sevk edilebiliyor.

 

 

Gazeteci, yazar, kahkaha terapisti, masal anlatıcısı, masallarla dans eğitmeni... Keyfi çizer (Instagram @artbyseba Fotoğraf çekmeyi sever... Serbest olarak gazeteciliğini hala sürdüren Sebahat Bağbars 13 yıl hizmet verdiği PR Marka Danışmanlığı mesleğine 2017 yılında ara verdi. Birçok sosyal sorumluluk projesine destek vermekte ya da bizzat yürütmektedir. Bağbars 2019 yılından bu yana New York'ta yaşamaktadır.