Sevgili Dr. Burçin Öğrenir ile New York röportajlarımızın ilkini gerçekleştirdik. Öğrenir en çok merak edilen soruları www.sebahatbagbars.com için yanıtladı. Özellikle akran zorbalığı, yürümeyen ilişkilere ve evliliklere dair sorularımızı ayrıca Youtube kanalımız için video röportaj olarak da hazırladık… Keyifli okumalar!
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
New York – New Jersey bölgesinde kişisel, aile ve anne baba koçluğu sağlayan, psikoloji alanında eğitimler veren bir uzmanım. Bütün bu hizmetlere ek olarak April Institute adı altında hem akademik hem de kişisel gelişim amaçlı eğitimler ve destekler sağlayan bir kurumun da yürütücü sahibiyim. Aynı zamanda City University of New York’ta Çocuk Gelişimi ve Psikolojisi alanlarında ders veriyorum.
Akademik geçmişim çok yoğun. 2008 yılında Penn State University’den Müfredat ve Öğretim alanında, 0-8 yaş arası eğitiminde doktora derecemi, aynı üniversitede de Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitimimi aldım. Öncesinde University of Pittsburgh’dan Okul Öncesi Eğitimi alanında yüksek lisans ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji bölümünden de lisans derecesine sahibim. Bu akademik temele dayanarak City University of New York’ta 8 sene öğretim üyeliği yaptım. Bunun yanısıra New York University, Long Island University, İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi gibi kurumlarda ders verdim. Öncesinde Türkiye’de ve Amerika’da ruh sağlığı ve eğitim sektöründe hastane ve okullarda görev aldım. Bu yoğun temponun arasında bir de evlilik yaptım ve yıllar önce boşandığım eski eşimle 15 yaşında bir erkek çocuğu yetiştiriyoruz. Elbette yurt dışında edindiğim bu yaşamsal deneyimlerin bana ve yaptığım işe katkısının en az akademik geçmişim kadar büyük olduğunu düşünüyorum.
Peki, April Institute ne zaman ve nasıl kuruldu?
April Institute 2017 Ocak ayında kurulmuş olsa da, burada sağladığımız koçluk ve eğitim programlarını ben zaten yıllardır yapıyordum. Fakat tüm bu farklı işlerin arkasında sadece benim ismimi duymak insanlarda kafa karışıklığı uyandırıyordu. Ben de -Türk kültüründen gelen bir huy sanırım- ismimin çok ön planda olmasından dolayı mahçup hissediyordum. Şimdi April İnstitute’nun arkasına saklanıyorum, “yapıyoruz” , “ediyoruz” diye. Oysa çoğu zaman yine tek başımayım. April Institute, yılların verdiği birikim ve deneyimin sonucu olarak, özellikle göçmen popülasyonlarda gördüğüm ihtiyaçları, kendi uzmanlığım dahilinde karşılamak için daha bilinçli atılmış bir adım oldu diyebiliriz benim için.
Geniş bir yelpazede hizmet veriyorsunuz, hangi alanlarda sizden destek almak mümkün?
Verdiğimiz hizmetleri eğitim ve koçluk olarak ikiye ayrılabiliriz. Sıralama yapmam gerekirse en çok çocuk gelişimi ve yetiştirme ile ilgili konularda ilk olarak bana başvuruyorlar. Sonrasında romantik ilişkiler, stres yönetimi, evlilik ve boşanma, aile içi ilişkiler, kariyer ve eğitim konuları diyebilirim. Bu konuda verdiğim birebir hizmetleri koçluk olarak adlandırıyorum; çünkü aktif olarak gerektiğinde ailelerin evine gidip, veya okul görevlileriyle toplantı ve işbirliği yapıp, hatta sosyalleşmek isteyen bir bireyin gerektiğinde fiziksel olarak yanında olup 360 derece bir yaklaşımda bulunuyorum. April Institute aynı zamanda bir eğitim kurumu. Bu misyonla da çocuklara ve yetişkinlere hem akademik hem psikoloji alanında eğitimler sağlıyoruz. Mesela son iki senedir uyguladığımız bir örnek kursumuz var! Bu kursta New Jersey’in sınavla girilen ve Amerika’da ilk onda olan liselerine öğrenci hazırlıyoruz. Amacımız sadece çocukları sınavlara hazırlamak değil, aileleri de bilinçlendirmek ve sağlam bir temel oluşturmak.
İlgilenenler için programlar hakkında daha detaylı bilgi vermeniz mümkün mü? İlk olarak yetişkinler April Institute de nasıl hizmetler alabiliyorlar.
Yetişkinlere ilişkiler, evlilik, çocuk gelişimi, iletişim, kariyer, boşanma ve eğitim gibi konularda birebir koçluk sağlıyorum. Özellikle göçmenseniz, Amerika’da zor zamanlarınızda çok daha yalnız hissedebiliyorsunuz.
Mesela bu durumda olan kişilerden gelen sorular çok çeşitli olabiliyor:
⁃ “Çocuğum neden beni dinlemiyor? iPad/iphone kullanımı nasıl azaltabilirim? Gelişimi sağlıklı mı?”
⁃ Evlilik öncesi “Bu evlilik doğru bir karar mı? Nasıl sağlıklı bir ilişkimiz olur?”
⁃ “İlişkilerde flört döneminde nasıl doğru adımlar atarım?”
⁃ “Boşanmayı düşünüyorum, fakat emin değilim? Beni neler bekliyor?”
⁃ “İşime/eğitimime motive olamıyorum. İstediğim kadar başarılı olamıyorum.”
⁃ “Ailem beni anlamıyor. Kendimi nasıl ifade edebilirim?”
Elbette sorular uzayıp gidiyor fakat hepsinin bir ortak yönü var! İnsanlar yargılanmadan duyulmak, bilinçli ve doğru bir şekilde yönlendirilmek istiyorlar.
Elbette İnsan biyolojisiyle, sosyal çevresiyle, kariyeri, eğitimi, ailesi ve psikolojik durumuyla bir bütün. Bu yüzden birçok vaka ile çalışırken psikiyatrist, mahkeme psikologları, doğal sağlık doktoru, boşanma ve eğitim avukatları, doğal enerji uzmanları, teknoloji uzmanları gibi farklı profesyonellerle işbirliğinde bulunuyorum.
Göçmen olarak zaten el yordamıyla günlük hayatımızı düzenlemeye çalıştığımız bu ülkede, yaşamımızı etkileyecek okul problemleri, boşanma, yüksek stres gibi ciddi problemler ile yüzleştiğimizde güveneceğimiz, deneyimli ve bizi anlayan uzmanlar her şeyden daha kıymetli oluyor.
Çocuk ve aile alanında yapılan çalışmalarınız nelerdir?
İnsanlar April İnstitute’de yukarıda da altını çizdiğim gibi bize en çok çocukları ile ilgili konular nedeni ile geliyorlar. iPad/iPhone kullanımı, sabah ve akşam rutinleri, ve okul başarısı en sık karşılaştığım konulardan. Ailelere bu konularda koçluk sağlarken, dönem dönem çocukların gelişimini destekleyen oyun gruplarımız da oluyor.
Ekibiniz dışında dışarıdan da ağırladığınız konuklarınız, düzendiğiniz eventler oluyor. Sizinle workshop, event vb. konularda çalışmak mümkün mü? Böyle bir istekte nasıl bir yol izlemeli proje sahibi?
Evet, zaman zaman merkezimizde ya da dışarda düzenlediğimiz programlarda psikoloji, doğal yaşam ve eğitim konularında konuklarımız oluyor.
Mesela geçtiğimiz sene oyuncu ve bilinçli anneliğiyle bilinen Ceyda Düvenci’yi konuk ettik. Öncesinde New York , New Jersey bölgesindeki sağlıklı yaşam ve güzellik konusunda uzmanları ağırladığımız bir kadınlar günü organizasyonumuz oldu.
Ben bu tarz buluşmaların çok daha sık olmasını istiyorum ve bunun için çalışıyorum. Davet edilen konuklar konusunda çok da seçici olmak zorundayım. Gelen kişinin öncelikle insanlara faydalı olma konusunda etiği kuvvetli ve eğitimi sağlam olmalı diye düşünüyorum seçim yaparken. Şimdiye kadar bu tip programlarda konuşmacı olan uzmanlar, benim birebir çalıştığım ya da çok yakından işlerini takip ettiğim kişilerden seçildi. Benim için gelen projenin ilgi çekici, anlamlı, faydalı ve kendini ispat etmiş olması gerekiyor.
Sosyal sorumluluk alanında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Asistanım “Dernek gibi çalışıyorsunuz hocam.” diyor. Çünkü, her ne kadar kar amacı gütmeyen bir kurum olmasak da yaptığım birçok program hatta April Institute’nun kuruluş misyonu aslında özellikle göçmenlerin hayatını kolaylaştırmaya yönelik.
Fakat hatırlatmak isterim ki, bu bir ekip işi gibi görünse de, günün sonunda ben tek kişiyim. Yanımda haftanın bir kaç günü yardımcı olan asistanım ve kursumuzun öğretmeni dışında, sadece program bazlı yardımcı olan insanlar var. Bu kısıtlı imkanlarla sosyal sorumluluk projelerini gönlümden geçen kadar yapamıyorum.
Yine de etrafımda misyonuma güvenen güzel insanlar sayesinde sosyal sorumluluk olarak adlandırabileceğimiz birçok adım attık. Geçtiğimiz sene gelirinin tümünün New York’taki Atatürk Okulu’na bağışlandığı ve Amerika Türk Kadınlar Birliği ile işbirliği halinde yaptığımız, Ceyda Düvenci ve Bülent Şakrak’ın rol aldığı tiyatro organizasyonu tamamen sosyoekonomik seviyesi düşük ailelere destek amaçlı düzenlendi.
Hiçbir ücret talep etmeden farklı eyaletlerde verdiğim aile eğitimleri, gelirinin kanserli bir çocuğun hastane giderleri için hediye edildiği yemek gecesi, Türk çocuklarımız için her 23 Nisan’da düzenlediğimiz özel programlar, Bridge to Turkey Fund adı altında Türkiye’deki okullara destek sağlayan organizasyonlar yaptığımız sosyal sorumluluk çalışmalarından ilk aklıma gelenler… Elbette ki aklımda ve gönlümde çok daha fazlası var. Fakat iyi bir koç olarak kendi yaşam dengemi de sağlamalıyım. Önceliklerim içinde oğlum, sağlığım, zamanım ve maddi imkanlar henüz ancak bu kadarını yapmama el veriyor.
Bir kaç soruyu da daha sorun ve çözümü odaklı sormak istiyorum. Okula başlama ve gitme süreci ve birçok çocuk ve dolayısıyla da aileler için kabusa dönüşebiliyor. Bu süreci yumuşak atlatmanın formülleri var mı?
Eğer bu soruyu 3-4 yaş dönemindeki okul öncesi çocuğuna yönelik bir soru olarak kabul edersek çocukların okula başlama dönemindeki tepkisi, aslında çocuğun anne-baba ile o zamana kadar kurduğu ilişki ve iletişimin yansımasıdır. Aslına bakarsanız bu süreç birçok aile ve çocuk için sanıldığı gibi zor değil, ama Türk çocuk ve aileleri için zor bir dönem oluyor. Bunu Amerika’da Türk çocukları kadar başka bir popülasyonda da gözlemlemiyorum. Bu süreçte bayılacak kadar ağlama, kusma ve şiddet gösteren çocuklar oluyor. Sebebi ise çoğu zaman Türk ailelerindeki koruyucu hatta zaman zaman çocuğun her işini gören, bağımsızlığına, kendi duygusunu yönetmesine dahi izin vermeyen tutum olabiliyor. Bu dönemde en çok zorluğu çeken, çocuğu asla kısa süreli de olsa eş dosta ya da bir bakıcıya bırakmamış aileler oluyor. Özellikle evde sürekli çocukla zaman geçirmiş bir anne var ise işler çok daha zorlaşabilir. Yani ailenin; “Biz gidiyoruz ama burası güvenli bir yer ve biz geri dönüp seni alacağız.” algısını çocukla prova ettiği ortamlar olmalı. Bir diğer zorlanan aile tipi ise; çocuğa düzensizce katı kurallar uygulayan veya çocuğu çok serbest bırakmış aileler. Her iki durumda da çocukta anne/baba ile sağlıklı bir bağ kurulmadığı için çocuk annesi veya babasının olmadığı bir ortama uyum sağlarken büyük sancılar yaşayabilir.
Velhasıl, çocukla küçüklükten itibaren karşılıklı güvene dayalı bir ilişki kurduğumuza, kendi gelişimi ölçüsünde bir bağımsızlık verdiğimize ve sağlıklı sınırlar koyduğumuza emin olduğumuzda, çocuk ile sadece okul geçişi değil, yaşam boyu birçok zor zamanda kolay bir geçiş yaşarız. Bunun yanısıra elbette çocuğa gideceği okul ve yaşayacağı deneyim konusunda öncesinde görsel ve sözel bilgi vermek gerekiyor. Ve ailelerin biraz geri adım atmaları gerekebilir, çünkü işinin ehli öğretmenlerin bulunduğu kurumlarda çocuklar mutlaka alışıyorlar.
Çocuklarımızın akran zorbalığına maruz kaldığını onlar zarar görmeden anlamamız mümkün mü? Böyle bir durumda aile süreci nasıl yönetmeli?
Çocuklar büyürken ve yaşamları boyunca birçok problem yaşayabilirler hatta yanlış adımlar da atabilirler. Burda onlarla erken yaşta oluşturduğunuz güvenli ilişki bizim en büyük yardımcımız. Yani çocuk her ne olursa olsun, annesine ve/veya babasına yaşadığı problemi anlatacak kadar güvende hissetmeli. Bu da ceza, tehdit ve yargı ile oluşturulamaz, anlayış ve rehberlikle mümkün olabilir. Böyle bir ortamda olan çocuk zaten akran zorbalığına maruz kaldığında ya da başından geçen ve rahatsız olduğu olayları size anlatacaktır.
Peki bir şekilde anlatmadı? Bunu nasıl anlarız?
Akran zorbalığına yani akranları tarafından birden fazla sözel, fiziksel veya dolaylı yollardan psikolojik şiddete maruz kalan çocuklar birçok farklı belirti gösterebilir. Uykusu ve yemeği düzensizleşebilir, okula gitmek istemeyebilir, içine kapanır, kardeşlerine zarar vermeye veya para çalmaya başlayabilir. Vücudunda izler veya kıyafetlerinde hasar olabilir. Elbette bu tip bir durumda, ilk yapılacak şey çocuğun kendini rahat hissettiği bir ortamda çocuk ile konuşmaktır. Bunun yanısıra, acil olarak öğretmenini, okul müdürünü ve rehberlik servisini bilgilendirmek gerekir. Amerika’da yaşayan aileler için bu süreçte her atılan adımın kaydını tutmak çok önemlidir. Çünkü, okullar akran zorbalığına yasal olarak kayıtsız kalamazlar. Bununla birlikte, bu adımlardan önce diğer aileye veya çocuğa ulaşmak çoğu zaman iyi bir fikir olmayabilir. Böyle bir konuyu okul vasıtası ile ya da yasal yoldan halletmek her zaman daha uygundur. Akran zorbalığının önünü kesmek bu konunun sadece bir kısmı iken, zorbalığa uğramış çocuğun da kendini farklı şekilde ifade etmesi ve yaşadıklarını zihninde sağlıklı işlemesi için fırsatlar verilmelidir. Bu kimi çocuk için konuşmak, kimisi için spor, dans veya kendinin kabul gördüğünü bildiği başka ortamlar olabilir. İleriye yönelik olarak da kendini güvenle ifade etmeyi öğrendiğinde, yaşam boyu ona katkısı olacak bir beceri edinmiş olur.
*Bu sorunun videolu cevabını buradan izleyebilirsiniz.
Sizce evlilikler neden erken bitiyor, ilişkiler neden uzun sürmüyor?
Evet ne yazık ki artık insanlar çok daha yalnızlar. İlişkiler evliliğe dönüşmüyor, evlilikler sıklıkla boşanma ile bitiyor. Bunun temel sebebi elbette değişen kadın ve erkek profili olabilir. Bence dönemsel olarak, kadınlar ve erkeklerin bağımsızlıklarını ilan ettikleri bir yüzyıldan geçiyoruz ve bu sorun da döngünün bir parçası. İlerleyen yüzyıllarda, insanın farklı sebeplerden dolayı aile kurumuna tekrar dönmesi de çok olası. Fakat biz bu yüzyılda yaşıyoruz ve son yirmi yıllık nesil özelikle Türkiye’de, sosyolojik ve maddi anlamda bağımsızlığı artsa da, psikolojik olarak yalnız yaşamaya, boşanmaya hiç hazırlıklı değildi. Artan ayrılıkların ve boşanmaların iki ana sebebi olduğunu düşünüyorum. Birincisi kendimizi tanımadan, tolerans sınırlarımızı bilmeden evleniyoruz veya bir ilişki içine giriyoruz. Özellikle erken yaşlarda, daha çok romantik nedenlere bağlı evlilikler; sonrasında maddi problemler, kültürel farklılıklar, cinsellik, şiddet, aldatma gibi farklı sebepler ile bitebiliyor. Oysa biz her alanda kendi tahammül sınırlarımızı bilirsek, bu sınırları da ilişkinin erken evresinde karşıdakine net belirtilsek birçok problemi engellemiş oluruz. Fakat çoğu zaman bunun aksine, evlilik öncesi uyarı bayraklarını “Değişir. Dayanırım.” diyerek geçiştiriyoruz. Elbette ki öyle olmuyor. Çoğu zaman evlenmeden önce ilk yaptığınız kavgaların sebebi, boşanma sebebiniz ile aynı olabiliyor. İkinci bir sebep ise; evliliklere bakım yapmamamız ve karşılıklı beklentilerimizin net veya gerçekçi olmaması. Dışarda çalışan bir kadından evde yemeğin hazır, evin temiz olmasını beklemek ya da evin tek gelirini sağlayan erkeğin hem yeni araba almasını hem de tatile götürmesini beklemek, özellikle çocuklar küçükken karşı taraftan her zaman ki ilgiyi beklemek, aileler ve özel günler ile ilgili bir çok gerçekçi olmayan beklentiler sonucu evlilikler ne yazık ki hasar görüyor. Oysa karşımızdaki bir birey ve fiziksel ve ruhsal dünyasında belirli bir kapasitesi var, bunu da aşamaz. Kendi mutluluğumuzdan çoğu zaman kendimiz sorumluyuz ve gerçekçi çizgiler dahilinde, en değerli bulduğumuz sayılı taleplerle karşımızdakine yaklaşmalıyız.
*Bu sorunun videolu cevabını buradan izleyebilirsiniz.
Eklemek istediğiniz şeyler var mı?
Daha fazla bilgi ve etkinliklerin takibi için Instagram: @pskdrburcinogrenir @aprilinstitute
April Institute ile ilgili daha fazla bilgi www.aprilinstitute.com
Çok teşekkürler!